20 Şubat 2016 Cumartesi

                                 geçen zamana dair

        Merhaba! Yine buraları büyük ihtimalle gerçekleştiremeyeceğim şeylerle dolduracağım sanırım. Geleceğe dönük planlar kurup sonrasında da sizlere onları nasıl gerçekleştirmiyor, gerçekleştiremiyor oluşumu anlatacağım. 
        14 yıllık hayatım boyunca kararsızlık ve dengesizlik hiç de hoşnut olmadığım şeylerdi. Kararsız ve dengesiz insanlar sebebiyle hayatımda belli dönemleri boş bir gaye uğrunda harcıyordum çoğu zaman. Ancak özeleştirilerim sonucunda anladım ki kararsız da dengesiz de benmişim çok kez. Bunu öğrenişim beni yaralamadı sanırım pek fazla, yalnızca bundan sonrası adına biraz telaşlandırdı beni. O da geçecektir zamanla birlikte. 
        Her sene başında mevsimlere göre çizdiğimi farz ediyorum yolumu, bunu planlarken o kadar ince eleyip sık dokuyorum ki. Bazen durup düşünüyorum; tüm bu planları biraz da olsa gerçekleştirmiş olsaydım şimdi nerede ve nasıl olurdum, diye. Şu anki hâlimle aramda koskocaman bir fark olacağı kesin. Düşüncesi bile beni aşan şeyler getiriyor aklıma. Bana, benden çok daha büyük bir şeyi anımsatıyor. Bu benden uzaklaşmak ne kadar doğru, bilemiyorum. Ancak içimde tüm bu keşkelerin ince sızısı var. Özellikle öğleden önceleri saat sekiz civarı nüksediyor bu sızı. Sıramda otururken ya da yatağımda haftasonunun bitişine uyanan gözlerimle tavanda bir şeyler ararken. En çok da geçmişe dair bir iz bulmaya çalışırken durup düşünüyorum bu konular hakkında. Daha farklı tepkiler vermiş olsaydım ya da başka bir şekilde davransaydım, diye. Sonrasında içinde bulunduğum durumun bana getiriyor olduğu faydalarla avutuyorum kendimi. Bir sonraki soruya kadar avunuyorum da hatta. Ama asla sonuna kadar tatmin eden yanıtlar bulamıyorum kendi içimde. Aradan zaman geçiyor, yine aynı sorular. Her sorum bir öncekinden daha fazla pişmanlık ve keşke dolu oluyor. İçinde bulunma ihtimalimin olduğu durumların beni çok daha aydınlık bir yere götüreceği fikrine kapılıyorum budalaca bir biçimde. Buna mâni olamıyorum ne yazık ki. Durdulamayan bir karamsarlık başlıyor beynimden kalbime doğru. Bu hissiyatı kesip atamıyorum. Söylediklerime, diğer önsezilerime de yansıyor. Kim bilir bu karamsarlıktan dolayı kimleri kırıyorum hunharca. Farkındalığım bir süre sonra yalnızca bencilleştiriyor beni. Etrafımdaki başka hiç kimseyi umursayacak pozisyonda oluyorum. Bu hâli farkındayım ve bunun için hiçbir şey yapmıyorum. Yapmayacağım da uzun süre büyük ihtimalle. 
        Onlarca yaz geçti, yaza dair aklımda kalan üç beş anı var yalnızca. Onlarda da kendi kendimi mutlu edebildiğim bir saniye dahi yok sanırım. Kışlardan artakalan da cama başımı çevirip gökten bembeyaz -çoğu zaman tutmayacak- yağan kar tanelerinin yere düşüşü. Okul, sınavlar, vedalar, kabullenişler, vizyon filmleri ve asla gidilemeyecek olan yerlerin fotoğraflarına bakarken ilkbahar ve sonbahar da bitiveriyor. İlkbahar ve sonbahar, onları yaşamayı öğrenemeden bitiveriyorlar. Bu yineleniş yaşımla doğru orantılı seyrediyor. Ben büyüyorum ve mevsimler de öylesine hızlı geçiyor. Ben büyüyorum ve mevsimler de öylesine dışında tutuyor beni. Zamanın yavaş geçişine sızlanırken onu elimde tutmayı ıskalıyorum ve sene sonunda baharları çabuk yitirişimden ötürü kızıyorum kendime. Yürüdüğüm yolları, nefes alışımı hissettiğim anları, önümde uzayıp giden kaldırımları ve özlemleri yüreğimde hep sıcak olan insanları, kendi içimde inşa ettiğim sudan kafeste tutayım derken bir bir kaçırıyorum hepsini. Hakim olamadığım zaman, suyuma ve göğüme hakim oluyor. Görüyorum. Büyüyüşümü kabullenemiyor, ben de öyle. Geride bıraktığım şeyleri toplayıp alırdım birkaç sene öncesine kadar. Şimdi önüme ne çıkar, onu dahi kestiremiyorum. Eskiden, çok da eski olmayan vakitlerde zamanı yönetebiliyordum. Oysa şu an geçen her saniye ile birlikte kendime ve bitecek olan şeylere acımaktan başka yapabildiğim bir şey yok. 
        Özlediğim şey yaşamak sanırım. Belki kendi elimle itiyorum bunu çoğu kez, ama özlüyorum. Zamana düşman olmadan, zamanı yanıma alarak rüzgârları hissetmek. Zamana sitem etmeden, zamana minnettar olarak gülümsemek. Düşüm, dünyayı kucaklama vaktim geçmeden tüm bunları gerçekleştirmek son zamanlarda. 
        İçimde tüm bunları gerçekleştirdiğini hisseden biri var. İçimde, beni aşan bir şeyler var. Zamanla dost ve zamana sadık.